Fısıltılar (11.11.15)
Üç… İki… Bir… Ve işte saat on ikiyi geçti, işte yeni
bir gün! Oysa ben birkaç dakika öncesiyle şimdi arasında bir fark
hissetmiyorum. Yine aynı kasvetli gece, aynı bunaltıcı ev ve aynı aptal adam.
Yani ben. Hala buradayım, hala olduğum yerde, olmak istediklerimden çok uzakta.
Bekliyorum yine. Ocakta su kaynıyor, önümde bitmiş iki paket sigara.
Sıkılıyorum. Ne yapmak istesem saçma buluyorum akabinde, neye heves etsem
olmuyor. Öylece oturup bekliyorum bende, neyi ve neden beklediğimi bilmeden. Zaten bir beklemeyi bilirim ben, bir de
sevmeyi. Kaldı ki birinin farkı yok ötekinden. Beklerim. Öyle ki bazen beklediğim
bile unutur beklendiğini. Beklediğimle kalırım. Olsun, ben yinede beklerim. Her
gidene bir kalan lazım neticede.
Hiç yorum yok:
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.